AHISKALILAR DERNEĞİNDEN BASIN AÇIKLAMASI

AHISKALILAR DERNEĞİNDEN BASIN AÇIKLAMASI

Basın açıklamasında haberde yer alan...

  Basın açıklamasında haberde yer alan görüşlerin yanlış olduğunu savunan Karabulut, Ahıskalıların zor şartlar altında yaşadığını, Rus zulmüne rağmen vatanları olan Türkiye´ye her zaman bağlı olduklarını dile getirdi.    

Karabulut yaptığı açıklamada Ahıskalılarla ilgili şunları söyledi:

?Ahiska Türkleri Tarihin hiçbir döneminde, Namus bildikleri yurtlarını vatanlarını ve topraklarını menfaatleri uğruna satmamışlardır. ´´El vatnu minel iman´´ vatanı sevmek imandandır hadisi şerifinin bilinci ile, yaşadıkları toprakları namus bilerek savunmuşlardır. Onca zulme işkenceye sürgüne rağmen, Ahiska´yı Terk etmemişlerdir.

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı´ndan sonra imzalanan Ayastefanos/Yeşilköy Antlaşması´yla Kars, Ardahan ve Batum, savaş tazminatı yerine Ruslara bırakılınca, Ahıska´da, Rus işgalinde kalmış oldu.  Ahiskada kalanlar, Namus bildikleri topraklarını savunmak için Rus mezalimi altında yaşamaya devam etmişlerdir. Ruslar, 1915 yılında, Türk ordusuna yardım ettikleri gerekçesiyle, Ahıska ve çevresindeki halkı büyük bir katliama tâbi tuttular. Ahıskalı ünlü gazeteci Ömer Faik´in çabasıyla harekete geçen Bakü Müslüman Cemiyet-i Hayriyesi, bölgeye bir heyet gönderdi.        Bu heyete Dr. Hüsrev Sultanoğlu başkanlık ediyordu. O, Ardahan´dan Bakü´ye gönderdiği yazıda: ?Müslüman memleketinde insan oğlu görünmüyor. Yalnız birkaç köyden beş altı yüz kadın ve çocuk yığıldı. Bunların içinde altı adam vardı ki, onlar da elden ayaktan düşmüş ihtiyarlardı diyordu.?

Kobani´den kaçanlara petrol bitti diyor muyuz?        

Karabulut basın açıklamasını şöyle tamamladı: ? Bölgede 1914-1918 yıllarında cereyan eden Ermeni Taşnaksutyon hareketini anlatan kitabın yazarı A. Lalayan, ?Taşnak Kuvvetleri tarafından ele geçirilen Türk köyleri, bütün canlı insanlardan temizleniyor ve harabeye çevriliyordu.          

 ?Bu asil millet bunca zulüm kıyım, sürgün ve katliama uğramasına rağmen kaçkınlığı namus bildikleri topraklarını terk etmemiştir. Birinci Dünya Savaşı, Ahıska Türklerinin ana vatana kavuşma umutlarını güçlendirmiştir. Bu ümitler halk şairlerini de coşturmuş, bu savaşın kurtuluş olması dileğiyle destanlar yazmışlardır.     

Rusya´daki 1917 Komünist ihtilâl inin getirdiği ?oto determinasyon? hakkından yararlanan Ahıska Türkleri, 1918 Nisanında Türkiye´ye katılma kararı aldılar ve bu kararı resmî bir müracaatla Osmanlı Devleti´ne ilettiler. Bu müracaat, 4 Haziran 1918?de yapılan Batum Antlaşması´nda Gürcistan Cumhuriyeti tarafından kabul edildi. Böylece Türkiye, daha önce kaybedilen topraklarına kavuşarak 1828?deki sınırına ulaştı.     

Halit Paşa kumandasındaki Türk askeri Ahıska´ya girdi. Halk teşkilâtlandı ve Ömer Faik Bey başkanlığında geçici idare teşkil edildi. Ne yazık ki 16 Mart 1921 tarihli Moskova Antlaşması, Batum´la birlikte Ahıska´yı da yeniden anayurttan ayırdı. Bugün, Gürcistan siyasî yapısı içinde muhtar bir cumhuriyet olarak yer alan Acara´nın tarihi, Ruslara ve Gürcülere karşı verilen şanlı mücadelelerle doludur.       

Hiçbir zaman askerî güçle buraları ele geçiremeyen Ruslar, 1878 yılında yapılan Berlin  Antlaşmasıyla Osmanlı Devletinden savaş tazminatı yerine, buraları koparmıştır. 1918?de tekrar anavatana kavuşan, Misak-ı Millî sınırları içinde alan ve ilk TBMM´ye beş mebus gönderen Batum-Acara, 1921 tarihinde yapılan Moskova Antlaşması´yla tekrar sınırlarımızın dışında kalmıştır.      

Batum-Acara bölgesine en azından muhtariyet verilirken, Ahıska ve çevresine böyle bir imtiyaz dahi verilmeyerek Sovyet Gürcistan´ına terk edilmiştir. . Türk ve Müslüman olarak yaşamanın bedeli ağırlaşmaya başladı. Bu baskı, Stalin zamanında en yüksek noktaya çıktı. Ahıska Türklerinin önde gelen aydınları, çeşitli düzme suçlarla tutuklanıp ya öldürüldüler yahut da sürüldüler.   

Sözüm ona Ahiska hakkında bir talihsiz yazıyı kaleme alan ve basın açıklaması yapanların bilmediği diğer bir tarihi gerçekte ahıskada sadece Türkler yaşamıyordu ?´ Ahiska Sürgünü gerçekleştiren L. Beriya, 28 Kasım 1944 tarihli yazıyla, icraatını Stalin´e rapor ediyordu: ?Türklerin, Kürtlerin ve Hemşinlilerin Gürcistan SSC sınır bölgesinden tahliye işlemleri tamamlanmıştır´´diyerek bölgenin etnik fotoğrafını göstermiştir.  Ardahan halkının %80´i Ahıska´dan göç edenlerden oluşmaktadır.     

Osmanlı Rus savaşından sonra Ruslara kaybeden Osmanlı devleti  savaş tazminatı olarak Ahıska  bölgesini Ruslara bırakmıştır. Bu tarihten sonra, onca zulme onca sürgüne, katliama rağmen Ahıskalılar Osmanlı devletine karşı kin ve nefret beslememişlerdir.       Yaşadıkları onca zulme ve işkenceye rağmen Türklüklerinden Müslümanlıklarından yaşadığı topraklardan vazgeçmemişlerdir. Geçmişi kahramanlıklarla dolu Ahiska Türklerini ?´Kırım Unu´´yazısıyla karalamaya ve aşağılamaya çalışanları tarihi biraz okumalarını araştırmalarını öneriyorum. Bu gün katil Esad´in zulmünden kaçan Kobani ve diğer Suriyelilere ?´Suriye´de petrol mu bitti de Türkiye´ye geliyorsunuz dememiz ne kadar insani ve ahlaki değilse´´ oturdukları köyden İstanbul türküsü çağıranların da yaptıkları açıklama ahlaki ve vicdani değildir, bu açıklamayı yapanları özür dilemeye davet ediyorum? dedi.