YESEVİ RUHU, ANADOLU TOPRAĞI VE ARÜ

YESEVİ RUHU, ANADOLU TOPRAĞI VE ARÜ

Hayat, bir ırmak gibi...

    Hayat, bir ırmak gibi daima ileriye doğru akar... Zamanın bu duru ve temiz suyunda yunmuş /arınmış olanlara ne mutlu....
    Üniversitemizin henüz kurulma aşamasında Ahmet Yesevi Üniversitesi ´nin davetlisi olarak Türkistan´a Hoca Ahmet Yesevi´nin memleketine gittim ve dönüşte; üniversitemizin temeline konulmak üzere onun tam ocağından bir avuç toprak alıp getirdim. İki yıl süren kampüs savaşı kazanılıp temel atılınca; o mübarek toprağı, o zamanki Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Fatma ŞAHİN hanımefendi ve davetlilere birlikte ARÜ´nün temeline koyduk. Anadolu´nun kapılarını açan Yesevi misyonu, yaklaşık bin yıl sonra yeniden güncellenmiş oldu. Bu kutlu misyonun mutlaka yaşatılması ve ihya edilmesi gerekiyordu. Zira gittikçe vicdanı kararan ve kalbi çürüyen dünyanın, bizim ruh kaynaklarımızdan beslenen kültür değerlerimize ihtiyacı vardı. Üstelik irfansız, izansız ve vicdansız bir bilim; insanlığa ancak felaketler getireblirdi.

   Ardahan Üniversitesi, Anadolu´nun uzak ve ücra bir köşesinde böylesine kutlu bir misyonun kendince mücadelesini verirken; ulusal düzeydeki bazı gazeteler "Bir oda bir rektör´", ""Tek Odalı Üniversite", "Yurdun İnsanı", "Hayalet Üniversite" gibi alaycı başlıklarla, bizim üzerimizden her ile bir üniversite kuran iradeyi/ dönemin hükumetini eleştirmek/ dövmek istiyordu.

    Gerçekten de 2008´de tek odalı bir üniversite idik; bir çok dekanlık ve enstitü müdürlüklerinin de vekaleten yürüten rektör yardımcılarımın makam odalarını bırakın oturacak masaları bile yoktu ve durum çok canımı acıtıyordu.
Lakin masallarda da her şey, bir imkansızlıkla başlamıyor muydu?! Masal kahramanları, çoğu kez ´gider gelmez yol´a dönmemek üzere düşmüyorlar mıydı ve yoldaki kararlılığı ile zafere erişmiyorlar mıydı?! O halde yola devam etmek gerekti... Çünkü inandığınız ve haklı olduğunuz bir davadan dönerseniz taş kesilirdiniz..
    Ben de masal kahramanları gibi, Anadolu´nun bu uzak ve ücra diyarında bir rüyayı/bir masalı gerçeğe dönüştürmek üzere gelmiştim ve bütün zorluklar, yokluklar ve engellemeler ancak benim azmini ve kararlılığımı artırmalıydı; nitekim öyle de oldu. 
(...)
2007´den 2016´ya tam 8 yıl geçti... 
   Kutsal misyonun Türkistan´dan ödünçlenen ışığı Anadolu topraklarına bir tohum gibi düştü, çatladı, filizlendi, kök salmaya başladı... Şimdi 5300´ü aşan öğrencisi, 1000´e yakın idari ve akademik kadrosu ve yürüttüğü ulusal/uluslararası projeleriyle Kalkınma Bakanlığı ve YÖK tarafından örnek gösterilen, ülkemizin övüncü bir üniversite oluştu. 
Yalnızca kutlu bir dava uğrura zamanın zorluklarına direnenler, mücadele edenler ve inananlar başarıya ulaşabiliyor...
Zaman, Yesevi ruhunu haklı çıkarıyor...
Tanrı´ya şükürler olsun ki, şimdi Yesevi Camii de açılıyor... Anadolu´nun kötü yazgısı artık değişiyor. Türkiye büyüdükçe, mazlum milletlerin umudu daha çok artıyor. 
Hayat satrancının üçüncü, on beşinci ve yirminci hamlesini, ilk hamlede düşünen ve ona göre strateji belirleyenyere selam olsun...
ARÜ Yesevi Camii, topraklarımıza/ insanımıza esenlik ve huzur getirsin...

Prof. Dr. Ramazan Korkmaz