YAŞAR GELER


BOŞALTILAN KIŞLALAR NE OLMALI?

Malumumuz, 15 Temmuz hain...


   Malumumuz, 15 Temmuz hain ve alçak darbe girişiminde şehir merkezlerinde bulunan darbecilerin hareket merkezleri olan askeri kışlaların şehir dışlarına çıkarılması sonrasında gündeme gelen ve ne olacakları merak edilen kışlalar için naçizane fikrimi beyan etmek istiyorum.

      Şimdilerde çokça tartışılan ve çeşitli fikirler ortaya atılan fikirlerden bazılarına bakacak olursak şehir parkları vs gibi istemler her ne kadar mantıklı gelse de ben de başka bir pencereden bakarak ve eğitim ve sağlık adına bir kazanım olacağını düşünerek şu fikri ileri sürüyorum.Malum ülkemizde yüz binlerce engelli birey vardır. Bu bireylerin birçoğunun da yeterli eğitim alamadığı toplumumuzun malumudur. Bu engel gruplarından bir tanesi hakkında aşağıda bazı bilgileri paylaşacağım ama öncesinde bu engellerin zorluklarından bahsetmek istiyorum. Engellerle ilgili bu hizmetler kimi okullarda kaynaştırma sınıflarında yapılırken kimi okullarda da ayrı alt sınıflar şeklinde uygulanmaktadır. Ancak bu tür öğrenciler için bireysel eğitim programları marifetiyle eğitimler verilmekte ve mümkünse her öğrenciye bir öğretmen şeklinde eğitim verilmesi gerekmektedir.

    Devletimizin kadro ve eğitim ortamlarının yetersizliği nedeniyle kurs mezunları eliyle Özel Rehberlik ve Eğitim Merkezleri tarafından verilmektedir. Şimdi elimize güzel bir fırsat geçmişken ve o güzelim doğa harikası kışlaların MEB´ e-Sağlık Bakanlığına devredilerek toplumun acil ve önemli bir ihtiyacı yine devlet eliyle çözümlenmiş olur. Yani binaların ve arazilerin söylediğim bakanlıklara devri ile, hemen okullaşma, sağlık tesislerine dönüşme, Rehberlik ve Rehabilitasyon Merkezleri şeklinde düzenlenerek toplumun ihtiyaç duyduğu alanda hizmet vermesi sanırım ki en güzel değerlendirme şekli olacaktır. Çünkü, ülkemizde yaşayan insanlar arasında mevcut engel grupları Fizyolojik engel, Zihinsel - nörolojik kontrol problemi, Fiziksel engel gibi temel gruplarıdır. Bu engel grupları içerisinde belki de en fazla sayıya ulaşan da Otizmli bireylerdir. O kadar fazla en grubundan Otizm´i tanıtmak istiyorum ki kışlaların tahsisi talebim anlam kazansın.

  OTİZM NEDİR? Otizm, doğuştan gelişen, genetik altyapıya dayanan, karmaşık nöro ? biyolojik tabanlı bir gelişim bozukluğu. Başkalarıyla etkileşimde bulunmayı engelleyerek bireyin kendi iç dünyasıyla baş başa kalmasına yol açan otizm, genellikle 3 yaştan önce ortaya çıkarak çocukların sosyal iletişim, etkileşim ve davranışlarını olumsuz olarak etkiliyor. Ülkemizde sağlıklı istatistikler olmaması nedeniyle, Otizm Platformu´nun önceki yıllarda öngördüğü verilere göre, tahmini olarak 550.000 otizmli birey ile 0-14 yaş grubunda 150.000 civarında otizmli çocuk bulunduğu ?varsayılıyor.? Otizmli bireylerin ebeveynleri, kardeşleri, yakın akraba ve çevreleri de hesaba katıldığı zaman, Türkiye´de her ile yayılmış durumda otizmden etkilenen 2 milyondan fazla vatandaşımızdan bahsedebiliriz.

   BİLİNEN EN BÜYÜK TEDAVİ EĞİTİM: Bilimsel olarak erken yaştaki çocuk için kanıtlanmış yoğun eğitim süresi haftada bireysel ve grup eğitimi olarak 40 saat. Oysa ülkemizde sosyal güvenlik kapsamında ?otizm özel eğitim raporlu? çocuklar için aylık 6- 12 saat olan özel eğitim süreci, dünya genelinin oldukça gerisinde kalıyor. Otizmli çocukların mutlaka eğitim sistemi içinde yer almaları gerekiyor. Çünkü eğitim, otizmli birey için her şeyden önce ?tedavi? anlamına geliyor. Otizmi diğer engel gruplarından ayıran en önemli fark; erken tanı ve erken bireysel/kaynaştırma eğitimiyle otizmli çocukların sorunlarının büyük bir kısmını aşmaları. (Otizm, tanıtım yazım ODFED Otizm Dernekler Federasyonu sitesinden alıntıdır.) Şimdi devletimizden talebim şudur: Örneğin: İstanbul Maltepe´ de bulunan Org. Nurettin Baransel Kışlası bu proje için tam biçilmiş bir kaftan diyebiliriz. Hem hali hazırdaki binaları hem doğal güzel çevre yapısıyla hem de şehir merkezinde bulunması nedeniyle özellikle Anadolu yakası için tam bir cazibe merkezi olabilecek durumdadır. Yeter ki hükümetimiz ve devletimiz bu konuda inisiyatif alsın ve güzel okul, sağlık ve rehabilitasyon merkezi projesine olumlu baksın. Olumlu baksın ki toplumuzun kanayan yarası olan engelli birey sorununa da çözüm bulmuş olsun. Ancak buna bağlı olarak ta, üniversitelerde bu işi yapacak eğitimci yetiştirmek için de yeterli okullaşma ve bölüm açma girişimleri ve planlamaları da tabi ki proje kapsamında birlikte yürütülmelidir. Engelleri aşmak, engelsiz bireyler yaratmak, engelli bireylerin sorunlarını çözmek ve onları hayata bağlamak ve yaşama kazandırmak için, en etkili tedavi yönteminin doğru yerde, doğru zamanda ve doğru eğiticiyle eğitilmesinden geçmektedir. Tüm insanlarımızın engellerini kolay aşmalarını diliyor, devletimizden ve hükümetimizden bu KIŞLALAR NE OLMALI? Proje önerimin değerlendirilmesini diliyorum.

 Yaşar GELER

Eğitimci Yazar