FERDİ GÜNGÖR


İÇİMİZDEKİ TERÖR AŞKI

Biliyorum ki, kimseye yaranmayı hedeflemediğim


   Biliyorum ki, kimseye yaranmayı hedeflemediğim için yine kimseye yaranamayacağım... Tribünlere oynamadığım için büyük kalabalıklar tarafından alkışlanmayacağım... Ancak dile getirilsin ya da getirilmesin, bu yazıyı okuduktan sonra şahsıma yönelik düşünülecek her türlü kötülük, zaten yazımın ne kadar ´doğru´ olduğunun da bir ispatı olacak...

  Ülke olarak zor günlerden geçiyoruz değil mi? Emin misiniz? Eminsiniz... Çünkü şehitlerimiz var ve yenisinin de her an gelebileceği endişesi, bizleri tedirgin etmiş durumda... İnsanlar sokaklara dökülmüşler, içlerindeki acıyı dindirmeye çalışıyorlar. Peki, tek dertleri içlerindeki acıyı dindirmek mi? Gerçekten ´içlerinde acı´ hisseden var mı? Varsa onlar kaç kişiler?

  Şimdi, söylenecek çok şey var da... Ben hemen şöyle bir giriş yapmak istiyorum: Bizim ülkemizde yani Türkiye´de ´terör´ öyle sanıldığı kadar ´bize yabancı´ olan bir şey değildir. Bunu samimiyetimle söylüyorum... Bizde ´terör´ önce ailede başlar çünkü... Aile içinde bir terör vardır... Demokrasi falan neymiş? Ne anlama gelirmiş? Bizde ´Babanın´ sözü geçer kardeşim! Öyle çocuklar ne derlerse desinler, babanın dediği olur... Oğlanın ayakkabısı mı yırtık? Dur hele... Baba bir hesap etsin de... Evde yağ mı bitmiş, tüp mü yokmuş; hepsi babanın ağzına bakar... Anne eğer becerikliyse de el-işi falan yapmışsa (el altından falan) belki evde ´bir sürpriz´ olabilir. Ancak genel olarak ve her zaman babanın sözü geçerlidir...

   Ayrılıklarda da babanın sözü geçer! Kadın değil, erkek isterse boşanma davası açılır çünkü... Kadın isterse dava açılmaz; uzlaşılır? İlle de açılırsa da artık dayakkaçınılmazdır... Çocuk; dayak yer, kadın; dayak yer... Diyorum ya size: Terör bizde ailede başlar. Dayak yiyen kadın (es kaza) şikâyet falan edecek olursa, boş yere evrak ziyanlığı olmasın diye polisler ikna etmeye çalışır... "Aman, etme... Çocuklarınız var... Ben de sinirlenince vuruyorum... Bak? Kocan pişman... Etme..." denilir. Burnunu çeke çeke evine gelen kadınımız, bir posta da ´Neden beni emniyete rezil ettin?´ diye dayak yer... Çocuklar bu sırada korkar da ağlarsa onlar da ´ses çıkardı´ gerekçesiyle bir temiz sopa yerler...

   Terör bizde, ailede başlar ve sokakta devam eder... Mahallede 3-5 zibidi bir araya gelip´çete´ olurlar. Başlarlar kafalarına göre kırmaya-dökmeye... Bu sırada babasından dayak yiyenleri rahattır! Antrenmanlıdır çünkü... Bu çete faaliyetleri dolayısıyla, yabancı birinden dayak yese; dayağı yer de ´gam´ yemez! Alışkındır çünkü... Devam eder kafasına göre işler yapmaya... Diğer çocuklardan ´haraç´ toplar... Çete üyelerinden birisinin ´baktığı´ kıza bir başkası ´baktı´ diye, gider o başkasını döverler... Sigara içerler yaşlarına falan bakmadan... Yetmez; uyuşturucu kullanırlar... "Erkeklik budur!" sanırlar...

  Büyüdüklerinde de devam eder bu alışkanlıkları... Trafikte asla kurallara riayet etmezler! Eden olur da kendilerini uyarırsa, inip döverler... Rahat döverler... Çünkü dayak yemeye alışkın olan insan da döver! Bunlar dayak yemeye alışkın olduklarından, dayağı da ´gönül rahatlığıyla´ atarlar. Küçüklükten ´terör-sever´ aileleri ve akrabaları tarafından kışkırtılmıştır çünkü... "Erkek adam!" derler... "Sen muhallebi çocuğu musun?" derler... Sırtını sıvazlarlar... "Tavuk bile kesememek..." diye bir deyiş vardır. Bizim kültürümüzün içinde durur ´adak´... Bir şey istenir de adak adanır; sonra horoz kesilir... O horozu13-14 yaşındaki çocuğun eline tutuştururlar... "Sen artık büyüdün, adam oldun!" diye... Adamlık, boğazladığın hayvanın çırpınışlarına karşın sakin kalabilmektir çünkü onlara göre... Tavuk-horoz kesebilmektir? Kan akışına (aslında fışkırmasına) bakarken bayılmamaktır, erkeklik! Ayakta durmaktır! Metanetin ölçüsü budur... Şimdi KurbanBayramı geliyor ya... Orada da yapılacak yine aynı şey... "Erkek adam" bakmalı çünkü kesilen bir hayvana... Böğüren, can çekişen bir hayvana bakmalı!

    Terör bizde ailede başlar, okulda devam eder; büyüyünce de trafikte, işyerinde ve de şiddetle kendisini gösterir... Herkes ama herkes dedikodu peşindedir... Kendisinin yanlışını?gizlemeye´ çalışan herkes, bir başkasının hatasını fis-kos dile getirir. Hatası mı yok? Dert değil... Hemen uyduruluverir... Ne olacak ki? Sonuçta o kişi tüm kötü düşünceleri hak etmiştir! Küçük bir yalanın ne gibi zararı olabilir? Adam hırsız değil mi kardeşim? Rüşvetçi değil mi? Katil değil mi? Psikopat değil mi? Öyle işte... "Tipi öyle gözüküyor"... Öyle değilse de her an öyle şeyler yapacak biri gibi sanki? Yapmasa da yelteniyor?

    PKK mı? Yahu zavallı bir terör örgütü... Başı belli değil, ortası belli değil... Amacı belirsiz, ne yaptığı belirsiz... Üstelik akılsız da... Suriye´de ´Kürt´ olanlara Suriye Vatandaşlığıvermiyorlar on yıllardır... Oradaki Kürtler, bir vatanı bile olmayan kişiler... Suriye´de mücadele eden Kürtler´in bir amacı var, bir yarası var... Bırak tüm sorunlarını bir kenara; zaten kafadan adamların ´vatandaşlık´ sorunu var... IŞİD bir yandan, Suriye Devleti bir yandan... Her yan düşman dolu... PKK ise bırakmış IŞİD´i Suriye´yi gelmiş Türkiye gibi bir ülkede ´katliam´ yapmaya çalışıyor... Polisleri, askerleri hedef alıyor... Yahu onların içinde de Kürt var; senin amacının olmadığı zaten buradan belli... Senin amacın Türkleriöldürmek olsa bile akılsız davranıyorsun! Sonra, işin devletle de olsa; Türkiye ne yapmışKürtlere? Türklerle Kürtler aralarında kız almış-kız vermiş de bu mu suç? ÇözümSüreci diye bir riski üstlenmiş; bu mu suç? Tarihin en büyük yatırım imkânını, daha çokKürtlerin olduğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu´ya yapmış, bu mudur suç? Hem devlet yatırım yapmış hem de işadamlarına yatırım için ´teşvikte´ bulunmuş... O kadar Kürtzengin var... Neden gidip de yatırım yapmamışlar? Neden gelip İstanbul´da İzmir´deAntalya´da yaşıyorlar? Madem ´milliyetçiler´ dönseler ya memleketlerine? Yapsalar ya yatırımlarını? PKK madem bölgedeki Kürtler için bir şey yapmak istiyor, neden bu zenginKürtleri sorumlu tutmuyor? Çözüm Süreci´nde Türkler ?vatandaş´ olarak adım atmış? Devlet adım atmış, Hükümet adım atmış? Herkes adım atmış? Kürt zenginler neden adım atmıyor? Kürtlerin ?kendisi´ neden adım atmıyor? İşi sürekli şiddete niye taşıyor?Polis ölünce, asker ölünce Kürtlerin eline ne geçiyor? PKK´ya ne faydası oluyor,Kürtlere ne faydası oluyor?

    Uzun zamandır sesi çıkmıyordu; doğrudur... Üst üste onlarca şehit verdik; üzüldük. O da doğrudur... Ama PKK dediğin de kocaaa bir ordu değil ki? Hepi-topu 500 kişi... Hadi bilemedin 1000 kişi... Onların da en az yarısı ölmüştür son operasyonlarda... Eee? Diğerleri? Yahu diğerleri, toplumdaki ´psikolojiyi´ kullanan uyanıklar! Yani korkutmayı, sindirmeyi amaçlıyorlar... PKK adına toplanan haraçtan belki PKK´nın bile haberi yoktur... Bizim memlekette ´uyanık´ bitmez çünkü... Çıkar ortaya "Ben PKK´lıyım!" der, prim yapar... Çünkü her ne kadar PKK´ya dahi kızan olsa da birini korkutmak için bile ve hattaİstanbul´da da "Bak benim PKK´lı bile arkadaşım var!" yalanına başvurulur! Alıp da içeri atsan adamı ?PKK´lı tanıyor?? falan diye hemen bülbül gibi öter: "Ya, ben hiç bilmem PKK falan... Ben korkutmak için dedim abi" diye...

    O nedenle PKK biter kardeşim... Kimse boş yere telaş yapmasın... Bizim MİTgörevlilerimiz, aydan aya gidip de maaş çekip evlerinde oturmuyorlar! Bizim devletimizPKK´yı da biliyor, PKK´nın adını kimlerin kullandığını da biliyor! Bir planları var ki, bekliyorlar. Belki de beklemiyorlar da şu an yaptıklarını gizliyorlar. Çünkü bir polisin bir askerin şehit düşmesi sonrası ´Resmi Tören´ yapılır! Herkes gelir ki, tanımayanlar da cenazede saf tutunca, şehidi binlerce kişi uğurlar. Oysa MİT mensubu öyle değildir!Maltepe Cami´nde 6 kişinin olduğu bir cenaze töreni tertiplenir; kim ölmüş, ne zaman ölmüş; belli bile değildir. MİT mensubu olmak kolay iş değil... Dolayısıyla bu PKK da örgüt de temizlenir; dert değil...

   Peki, bizim ´adını´ koyamadığımız şu içimizdeki terör ne zaman biter? Ne zaman ´bizdenolmayanı´ kesmeye çalışmaktan vazgeçeriz? Ne zaman elimiz öfkeyle tetiğe gitmez? Aile içindeki terör ne zaman biter? Sokaktaki terör ne zaman biter? Okuldaki, işyerindeki teröristler ne zaman yakalanır? Ne zaman ceza alır? Aziz Nesin´in "Mahallenin Namusu" hikâyesinde de anlattığı gibi şu ´gerçek teröristler´ ne zaman en önde yürümekten utanır hale gelirler?

   Uyuşturucu satıcıları, "Uyuşturucuya Hayır!" diye yürürse... Evde ve sokakta terör estirenler, "Teröre Hayır!" diye yürürse... Biz nasıl düzeliriz?

    PKK´ymışmış... PKK yarın biter kardeşim! Peki, bu içimizdeki terör ne zaman biter? Şiddeti meşrulaştırma gayretimizi ne zaman terk ederiz? Eline baltayı, döner bıçağını, pompalı tüfeği alan sokağa çıkıyorsa eğer... Siz söyleyin: Bu son terör olaylarında´canımızın yandığını´ söylemek, ne kadar samimidir?

    Bizi asıl sarsan ÖLÜM müdür, yoksa ÖLDÜRENİN KİMLİĞİ midir?

    Nedir?