www.cildirgoyce.com

SİNAN KARAÇAY


MUSUL VE KERKÜK İLE GÖNÜL BAĞLARIMIZ SARSILIYOR

Musul ve Kerkük...


    Musul ve Kerkük ile hem tarihsel hem de etnik bağı olan bir ülke olan ülkemizin bu bölgede Anayurt, Kardeş Ülke ve Soydaş olarak görülmesi Ortadoğu ile ilgili planları olanların belki de en büyük psikolojik engeli olarak kabul edilmekteydi.

    Bu eşiği aşmak için çok büyük psikolojik ve sosyolojik hamleler yapan proje sahipleri önlerine gelen her fırsatı bugüne kadar denemelerine rağmen bu bağı koparmak bir kenara zedelemeyi bile başaramamışlardı. Başaramamışlardı dedim çünkü son dönemde yaşanan olaylar Türkmenler ile olan gönül bağlarında ufakta olsa bir zedelenmeye yol açmaktadır.  Yıkılması zor görünen bu psikolojik eşiğin belki de ilk kez bu kadar sarsıldığı günleri yaşıyoruz.

    Bundan önce Türkmenlerin ısrarla yakınlaşmaları konusunda rahatsızlıklarını bildirdiği Türkiye Cumhuriyeti ile Barzani yakınlaşması ortaya çıkan son referandum sürecinde görüldü ki Türkmenlerin kaygılarını haklı çıkarmıştır. Bu süreçte Barzani´yi kontrol altında tuttuğunu iddia eden ve bu varsayım nedeni ile açık bir tepkiye maruz kalmayan Türkiye Cumhuriyeti hükümeti sürecin bu aşamasında adeta kendi kalesine gol atmış oldu. Eğit-Donat sistemi ile peşmergeleri Eğitip, Donatan, maaşlarını ödemek için finans kaynakları bulan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti kendi düşmanını adeta kendi büyütmüş oldu.

     Önlenemeyen referandum sürecinde bu hatasının vahametini anlayan hükümet bu seferde bundan önceki politikaların tam tersine şahin bir politika izleme kararı aldı. Kararı aldı almasına ama iş uygulamaya gelince karar alma ile uygulamak arasındaki derin boşlukta buldu birden kendisini. Ekonomik yaptırım seçeneği zaten sıkıntılı olan Avrupa pazarından sonra işleri daha da zora sokacağı, el çekilecek pazarın geri dönüldüğünde başkalarınca doldurulması ihtimalinin çok yüksek olması nedeni ile rafa kaldırıldı. Petrol vanalarını kapatırız resti de o vanalar ülkemiz sınırlarına konulduğunda yapılan ve o vanalar ile petrol alan ülkelerin yaptırımları düşünülünce çark edilen başka bir seçenek oldu. Askeri seçenek ise bölgede hâkim büyük abilerin onayı olmadan devreye alındığında ciddi sıkıntılar doğuracağı için şimdilik pek düşünülmez oldu.

      Durum böyle olunca Türkiye´den medet uman kardeş Türkmenlerde Güvendiğimiz Dağlara Kar mı yağdı? Diye bir düşünce oluşmaya başladı. Siyaseten durumun farkında olan Ankara ise Bir Gece Ansızın gelebiliriz diye Musul ve Kerkük´e umut aşılamaya gayreti içerisine girerek o yüzyıllardır zedelenmeyen bağların zedelenmesini engellemeye çalışmaktadır.

    Ancak Musul ve Kerkük´teki mahzun ve gergin bekleyiş, Ansızın Gelinecek Gecenin bir türlü gelmemesi iyiden iyiye psikolojik üstünlüğü elimizden almaya başladı. Sosyal Medyada belki de ilk kez Musul ve Kerkük de yaşayan Türkmenlerden tepkiler gelmeye başlarken en son Türkmen Cephesi Başkanı´nın ?Bize Türkiye dâhil kimse gerektiği kadar ve beklediğimiz kadar destek olmadı´ çıkışı ile zirve yapmış oldu.

   Hemen yanımızda ülkemizden toprak almak hayali üzerine kurulan Kürdistan´ın ülkemize oluşturduğu büyük tehdit bir yana aynı kanı taşıyan ve bizden olan Türkmen kardeşlerimiz ile olan manevi bağımızın zarar görmesi bize ileride çok daha ciddi zararlar vereceğe benzemektedir. O nedenledir ki süreç iyice kötüye gitmeden söylemlerin eylemlere dönüşmesi ya da muhataplara eyleme geçememe sebeplerinin açıkça izah edilmesi gerekmektedir. Aksi halde sınırlarımızın dibinde bir terör ve tehdit devletinin kurulmasının yanında, binlerce yıllık gönül bağları ile bağlı olduğumuz kardeşlerimiz ile de bağlarımızın koptuğu ve bölgedeki güç sahiplerinin bin yıllık hayallerinin gerçekleştiği günleri görmemize çok az zaman kalmıştır.