FERDİ GÜNGÖR


NE YARDIMI?

Türkiye´nin en büyük sorunu...


 Türkiye´nin en büyük sorunu ´yardım´ sorunudur. Cami yardımından başla, eş dost yardımı, komşu yardımı, öğrenci yardımı, gurbetçi yardımı, Müslüman ülkelere yardım...

 Yardım da yardım...

    Doğrudur, içlerinde bu işlere ömrünü adamış insanlar da vardır ama 15 Temmuz öncesi kimsenin yadırgamadığı ´cemaat´ yardımında da kimi insanlar kendilerini adamıştı.

    Önceki yıllarda seve seve yardıma katılan ama 17-25 Aralık olayları sonrası "Aman AK Partililerle başımız derde girmesin" diyen kaç esnaf Zaman Gazetesi aboneliğinden kaçmıştır, bilir misiniz? Elindeki 3-5 bin lirayı "Hocaefendiye yardım" diye kaç kişi Bank Asya´ya para yatırdı, saydınız mı? Sizi bilmem de Hükümet saymış olacak ki, hepsi mahkemelerde BankAsya´daki paranın hesabını veriyor.

    Artık Türkiye´de bu işler bitmeli kardeşim! Ne demektir yardım? Yardımı yaparsa Devlet yapsın. O da yardımı hakedene yapsın! Yani adam çalışıyordur, artırırsın asgari ücreti; mesela 3 bin lira yaparsın; o yardımdır zaten...

   Herkes bilir en azından aldığı parayı, ona göre yaşar...   

   Diğer taraftan sağlık konusunda da bir adım atarsın; gelirine göre kademeli bir şekilde sağlık harcamalarını artırırsın; al sana yardım... 

    Vergi konusunda da herkesten adaletli bir şekilde vergi alırsın; esnafın ´hırsız´ olanını kenara ayırırsın; al işte yardım... Hem de ne yardım...

    Dürüstçe çalışan ya da çalışmak isteyen esnafa da ´duble´ yardım yapmış olursun ki, sana ettiği dua seni Sırat Köprüsü´nden yarın bir gün koşa koşa geçirir.

    Devlet olarak parayı, parası olandan alırsın; miktar bakımından da adaletli bir çizgi çekersin; az kazanandan az alırsın, çok kazanandan çok alırsın... Garibim asgari ücretinin sırtına tüm ülkenin yükünü yüklemezsin! Eşitlik, adalet sağlarsın... Bir de adam gibi bir denetim ağı örersin tüm memlekete...

    Ama adam gibi bir sistem... Yani Devletten aldığı teşviğin birazını bu denetimcilere yedirerek, yolsuzlukta zirve yapamamalı köylü... Bu denetim ağındaki kişilere ´prim sistemi´ getirip, yakalanan her hırsız köylü için teşvik edilmeli. Böylece tıpkı esnafta olduğu gibi köylüde de ´dürüst´ olan ya da ´dürüst olmak isteyen´ kişiler Devletine dua etmeli...

   Yardım dediğin nedir kardeşim? Boş boş oturan köylüye, hiç ekmediği ve gelecek 5 sene de asla ekmeyeceği ürünün teşvik parasını mı vermektir? Yardım dediğin nedir kardeşim? Üç-beş menfaatçi bir araya gelip, yalandan bir dernek kurmak ve gelecekte atılacağı siyaset için milletin parasını cebine atıp, biriktirmek midir? İnsanların duygularıyla oynayıp, sonra kenara çekilmek mi?

   Yardım dediğin nedir kardeşim? Aslinda milletin parası olan vergiyi, senden yıllarca ve yüzsüzce kaçırmış olan esnaftan istememek; üstüne de tüm borçlarını silmek mi?

    Senin yardım dediğin nedir kardeşim? Balık vermek mi, yoksa oltasıyla balık tutmayı öğretmek mi?

     Gerçek yardım, ´hayali olmayan´ ihracata yapılır efendi, ihracata... Sattığın ama yurdun dışına sattığın mala teşvik vermektir, yardım... Fabrika kurup üretmektir. Ürettiğini yeni pazarlara sürmektir. İthal edilen ürüne ve ithalatçılara yardım mı olur?

    Ve gerçek yardım nedir bilir misin efendi? Hani o bir kaşık suda boğmak istediğin İsrail var ya? Ha işte o ´düşman´ bellediğin ve her fırsatta da milleti galeyana getirdiğin İsrail´e ihraç ettiğin yani gönderdiğin ürünlerin ´yüzde 1 kalitesine sahip ürünleri´ kendi vatandaşına tükettirebilmektir. Çünkü ne yazıktır ki, kendi vatandaşımıza layık gördüğümüz ürünler, İsrail´e ithal ettiğimizin binde bir kalitesindedir.

     Elin İsraillisi eğer benim memleketimin en güzel ürünlerini alıyor ama bana da pazarda 4. sınıf kalitede ürün dayatılıyorsa, bu yardım işinin içinde bir iş var demektir.

    Özetle: Yardım falan yasaklansın kardeşim! Devlet dışında yardım yapan kimse kalmasın! Devlet de yapacağı yardımı yukarıda anlattığım çerçevede adam gibi ve hakkıyla yapsın. Şu yardım işini ekmek kapısı yapanlar da artık bir zahmet ´sektör´ haline getirdikleri yardım işlerinden bir uzaklaşsın.