FERDİ GÜNGÖR


ŞEYTAN´A İFTİRA ATIYORLAR

Geçtiğimiz günlerde...


     Geçtiğimiz günlerde Bostancı Bağdat Caddesi´nde geceyarısı saat 03.00 sularında bir tecavüz olayı gerçekleşmiş ve gözaltına alınan fail, suçunu itiraf etmişti. Olayın nasıl olduğuyla ilgili sorulara yanıt veren fail, bu sırada pişmanlığından bahsetmiş ve "Şeytana uydum!"demişti. Beykozlu Gazeteci Ferdi, büyük bir gazetecilik örneği göstererek, o şeytanı buldu ve kendisiyle bir röportaj gerçekleştirdi.

 

İşte o röportaj ve tecavüzü tetiklediği iddia edilen şeytanın anlattıkları...

Şöyle başlayalım mı? Bu insanlar gerçekten de size mi uyuyor? Siz mi suça-günaha itiyorsunuz?

   "Öncelikle bana bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Bu konuda benim de söyleyeceklerim var ve bir süredir içim içimi yiyor. Dediğiniz gibi her insan bir günah işlediğinde, suç işlediğinde ortaya beni atıyor. Benim yönlendirmem o lduğunu iddia ediyor. Bunun gerçekle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur! Ben şeytan olarak kimseyi bir şeye zorlamam, zorlayamam. Özellikle bu tecavüz işlerine, cinsel suçlara hiç bulaşmam... Benim felsefeme ters bir kere... İnsanların üremesi beni sevindirmez ki? Ben insanların neslinin yok olmasını istiyorum. İnsanlar benim düşmanım! Niçin onların sevişmelerini, üremelerini, sayılarının artmasını isteyeyim?"

Ancak siz onların size uyarak, yoldan çıkacağını iddia etmediniz mi? Bunun için cennetten kovulmadınız mı?

   "Ben insanların yoldan çıkmasını iddia ettim ancak işkence çekmelerini, insanlıktan çıkmalarını amaçlamadım ki? Tecavüz, insanlıktan çıkmaktır. Ben onları yoldan çıkaracakken, Tanrı´ya karşı sorumluluklarını yerine getirmelerini engellemeyi hedefledim. Bilimden uzaklaşmalarını hedefledim. Yavşak olmayı onlar seçtiyse, benim ne günahım var? Hiç okumamaları, cahil kalmaları yeterliydi. Ben Tanrı´nın ´Çok bilen insana secde et´ demesi üzerine isyan ettim. İnsan benim kadar bilemezdi. Benim kadar bilse de benden daha yararlı olamazdı. Ben bir melektim, biliyorsunuz... Sonradan şeytan oldum. Ancak şeytan olurken, insanları tecavüze, şiddete, savaşa, kan dökmeye yönlendirmedim! Bunlar benim midemin kaldıracağı işler değil. Şeytan iken bile midem almıyor bu iğrençlikleri..."

Habil ile Kabil davasında bir rolün yok muydu yani?

    "Niye olsun? Birbirlerini öldürmekten dolayı benim elime ne geçsin? Ben onları cahil bırakmayı hedefledim ve cinayet işlediklerine göre de bunu başardım."

Bilgisi olan insanlar suç işlemez mi diyorsunuz?

   "Ben böyle bir şey demiyorum ancak cahil kalan insanların yapabileceklerinin sınırı olmadığını biliyorum. Cahil insan mantıklı düşünemez. Ben insanların bilgili olamayacağına ve bilse de önünde secdeye kapılmaya değmeyeceğine inanıyorum. Bu kadar yani... Bunun üzerine söylenecek her söz, sizlerin fantezisidir. Benim değil...

Benden bilgili de olsa insanların savunmasını yapmamı beklemiyorsunuz heralde... Eğer bilgili olarak da insanlar suç işliyorsa, günah işliyorsa bu onların bilecekleri iştir..."

Neden görünmüyorsunuz? Eskiden görünüyormuşsunuz, öyle diyorlar?

   "Ben hiç görünmedim ki... Hiçbir zaman görünmedim. Öte yandan da her zaman göründüm. Yani hem göründüm, hem de görünmedim. Din konularında çok uzun süre araştırma yapmış insanlar anlarlar ne demek istediğimi, sizin anlamanız zor..."

İnsanlar kötülük yaparken seviniyor musunuz yoksa üzülüyor musunuz? Şeytan ağlar mı mesela?

   "Şu tecavüz olaylarında ağlamamak mümkün mü? Zoraki bir durum var ortada... Ben zorlamalardan nefret ederim! Son olayda ben de çok ağladım. Tekrar etmeme gerek var mı bilmiyorum ama ben de bir zamanlar melektim..."

Son olarak, size uyduğunu bundan sonra da söyleyecek olanlara bir mesajınız var mı?

    "Tanrı hepsini en ağır cezalarla cezalandırsın! Benim misyonum insanları tutup çekmektir... ´Yapma... Boşver... İcat etme... Düşünme... Okuma... İbadet etme...´ demektir. Bu kadar... Ben insanları ´itelemem´. Hiçbir şey için itelemem. Hele ki, benim bile bir şeytan olarak midemi bulandıran tecavüz gibi konularla asla işim olmaz... Ben şeytanım yahu! Şerefsiz değilim! İnsanlar, bok yiyip benim üstüme atmasınlar artık!"

Ferdi Güngör / Dost Beykoz- İstanbul