www.cildirgoyce.com

SİNAN KARAÇAY


YOK OLUYOR

2016 yılı verilerine göre


2016 yılı verilerine göre ülkemizin 769 Milyon 632 bin Hektarlık karasal büyülüğünün yaklaşık %30,8´ni tarım alanları oluşturmaktadır.  Geçmiş yıl verilerini incelediğimizde bu oranın giderek azaldığı ve eğer önüne geçilmez ise bu azalmanın da artarak devam edeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

TÜİK verilerine göre 1988 yılında %36,1 olan tarım arazilerinin oranı 2016 yılında %30,8´e düşerek %5,3 gibi ciddi bir azalma göstermiştir. Yüzölçümü olarak baktığımızda ise 1988 de 277.837.152 Hektar alanda tarım yapılırken 2016 da bu alan 40.790.496 Hektar azalarak 237.046.656 Hektara gerilemiştir.

Hızlı yapılaşma ve betonlaşma nedeni ile sürekli azalan tarım alanları sebze ve meyve üretiminde giderek azalmaya yol açmakta ve buda ülkemizin kendine yetebilirlik oranını giderek azaltmaktadır. Oysa bugün gelişen birçok ülke tarım alanında yeni uygulamalar ile adeta yeniden toprak reformu yaparken biz tam tersine adeta betonlaşma reformu yapar duruma geldik. Verimli araziler bir, bir yapılaşmaya açılmakta ve tarım arazisi vasfını yitirmektedir.

Bölgeler bazında bakıldığında ise en büyük kayıp %37 ile Doğu Karadeniz bölgesinde yaşanmıştır. Akdeniz Bölgesinde %15, Ege Bölgesinde ise %11 Doğu Anadolu da ise %9,3 oranında toprak kaybına uğranılmıştır.

Durumun vahametini daha iyi anlamak için ise şöyle konuyu özetleyebiliriz ülkemizde son 30 yılda 40 Milyon Dekar ekili alan kayboldu yani başka bir değiş ile her gün 8 futbol sahası büyüklüğünde tarım arazisi artık ekilmemekte ve tarım arazisi vasfını kaybetmektedir.

Hızlı ve çılgınca yapılan kentleşme nedeni ile ortaya çıkan bu toprak kayıpları bu şekliyle devam ederse çok yakında çok ciddi bir gıda sıkıntısı yaşayacağımız kesindir.

Bunun yanı sıra sofralarımıza gelen sebze, meyve ve bakliyatın üretiminin azalması demek bu ürünlerin fiyatlarının hızlı bir şekilde artması demek olduğu için zaten büyük bir sıkıntımız olan enflasyonun da artması demektir.  Oysa geçmiş yıllarda yaz aylarında bollaşan sebze ve meyve fiyatları o dönemdeki enflasyon rakamlarının düşürülmesinde önemli bir etken iken şimdi ise maalesef yükselme nedeni olmaktadır. Yani bu durum ekonomide elimizde olan bir enflasyonla mücadele argümanını da elimden aldığı gibi yeni bir mücadele kulvarı da aşmış bulunmaktadır.

Aynı zamanda ülke nüfusunda tarım ile geçinen ciddi bir bölümünde bu toprak kayıpları ile geçim kaynaklarını kaybetmesi anlamına gelen bu durum işsizler ordumuza yeni neferlerin katılması manasına gelmektedir.

                Birde bu duruma sürekli betonlaşma nedeni ile değişen mevsimlerin yarattığı sıkıntıları ekler isek sorunun çok yönlülüğünü çok daha iyi vurgulamış oluruz kanaatindeyim. 

Her gün giderek daha vahimleşen tablonun düzeltilmesi için hükümetimizin ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın derhal harekete geçerek bir eylem planı oluşturması elzem bir hal almaktadır ve bu sorun öncelikli sorunlarımız arasında görülmesi gerekmektedir.

Unutmayalım ki toprak ekilmek içindir, Üzerine beton dökülmek için değildir.